RAMAZAN SOFRALARI 3

     Tatlı bir telaşın ardından yine bir iftar sofrası hazırlandı. Artık otomatiğe bağladım sanırım: Bir gün öncesinden eti ve tatlıyı pişir, ertesi gün yemekleri yap, salataları hazırla, sofrayı kur, bu arada çayı demle ki hazır olsun.

Bu seferki soframızda kahvaltılıklar ve hurma ile açılmış bir iftarın ardından çorba olarak domatesli şehriye çorbamız vardı. Ana yemeğimiz kağıt kebabı idi.

Pek tercih edilmiyor ama ben yine de az da olsa pilav yapıyorum. Yine tercihim pirinç pilavı idi. Tatlı olarak da böğürtlen soslu kedi dili tatlısı vardı. Oldukça hafif ve bahçemizin böğürtlenelri ile yapılması açısından da organikti.

Aralarda yine salatalarımız vardı. O gün pazardan aldığım biberlerden yaptığım mantar salatası çok iştah açıcı idi. Neden mi? Alırken renginin koyuluğunu fark edip acı mı diye sormama rağmen pazarcı kadının verdiği kaçamak cevabı ancak şimdi iftardan sonra anlayabiliyorum: “Mübarek gün, tadına bakamıyoruz ki, belki acıları olabilir.” Belki mi, biberlerin hepsi acıymış meğerse. Yemesi bayağı zorluyordu, dedim ya iştahınızı epeyce açıyordu.

Tahinli patlıcan salatasını ilk defa denedim ve hiç pişman olmadım. Tahin patlıcan birlikyeliği çok yakışmıştı. Tahin tadı anlaşılamıyordu.

Barbunyayı haşladıktan sonra bir türlü ne yapacağıma karar veremeyip sonunda onu da salataya çevirdim. Peynirli börekleri de Oktay Usta’nın bir programında gördüğüm gibi kesince görüntüleri çok güzel oldu.

Bu akşamki soframız da sohbetimizde pek güzeldi. Allah muhabbetimizi arttırsın, dostlarımızla birlikte nice Ramazanlara inşallah…

Yorum bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir