İyi ki de sırayla partileri günleri yapıp bitirmişim. Havalar o günlerden sonra bir bozdu, bir daha düzelmedi. Öyle bahçeye falan sofra hazırlamak ne mümkün, aniden bir rüzgar, biraz bulut, ardından bir yağmur, bütün hazırlıklar mahvolurdu.
Bu sene yaza merhaba partimiz 19 Mayıs’a denk geldi. Hepimizin müsait ve nöbetsiz olduğu bir gündü. Tam anlamıyla da harika geçti diyebilirim. İp atlamak, papatyalardan taç yapmak gibi pek çok etkinlik de yapıldı. Mis gibi güneşli ve son zamanlarda çok özlediğimiz sıcak bir havada yedik içtik eğlendik.
Pasta için değişik istekler vardı, amonyaklı pastamı tekrar tatmak isteyenler olmuştu. Fakat ben birkaç tarifi bir araya getirdiğim bir pastayı denemek istedim. Evet hala uslanmadım ve misafirlere ilk defa yapacağım bir pastayı denedim. Neyse ki güzel oldu. Olmasaydı da onu misafirlerime çıkarmaz ve yenisini yapardım zaten.
Gelelim pastanın tanıtımına. Pandispanyası sünger pandispanya dediğimiz, yumuşacık ve önceki tariflerden biraz farklı. Yakın zamanda tarifini vereceğim. Ara krema vanilyalı, hem de gerçek vanilya tohumları ile. Dizaynı biraz farklı. İlk kat pandispanyadan sonra ortalarından bir kase büyüklüğünde bir yuvarlak çıkarıp üst üste koydum. Ortada oluşan boşluğa da çilekli bir dolgu koydum. Kesilince ortasındaki çilekli dolgunun görünüşü ile hoş ve yaza uygun bir pasta oldu.
Tatlılarla devam edelim. Bu bembeyaz pamuk gibi pastanın yanında çikolatalı birşeyler iyi giderdi. Bu yüzden çikolatalı tercihimi nutellalı cupcake‘ler yaparak, üzerini de nefis limon aromalı krema ile süsleyerek kullandım.
Son tatlımız elmas kurabiyeler.Daha önce de denemiş ve tam not almıştım, o yüzden fazla zorlanmadığım bir tarif oldu.
Tuzlulara geçiyoruz. Salata olarak tavuklu buğdaylı salatada karar kıldım. Pek çok seçenekten sonra bunu yaptım. Asıl yapmayı planladığım şey kerevizli patatesli salata idi ama kereviz bulamayınca ani değişiklikler oldu.
Salatayı ikiye ayırıp bir kısmına sarımsaklı yoğurt kattıktan sonra diğer yarısını da taze soğan ve yeşilliklerini çoğaltarak nar ekşili olarak yaptım.
Tuzlu kurabiyeler ise ağızda kolayca dağılan ve içindeki susam ve ayçekirdeği ile farklı bir tat yaratan kurabiyelerdi.
Menüye bir de börek lazım değil mi? Bu da denediğim ama tarifini sonradan kaybettiğim ve aklımda kaldığınca yaptığım patlıcanlı börek. Hani şu bir günde yediğimiz, Öykü’nün çok beğendiği ve 3 dilim birden yediği börek. Esas tarifi kaybettiğim için biraz benim yorumum gibi oldu. Çünkü bu kadar yumuşak olmaması ve daha kıyır kıyır olması gerekiyordu. Tarifin esasına ulaşıp yeniden yapacağım ve asıl tarifi o zaman vereceğim.
Menümüzdeki son ve çok beğenilen böreğimiz: Avcı Böreği. Bugün için özel istek çin böreği idi ama bu da ona epeyce benziyor ve lezzeti de en az onun kadar güzel oldu. Neyse ki böreği fazla fazla sarmışız. Kolaylık olsun diye bir gün önceden sarıp dolaba kaldırmıştım ve o gün kızartıp sıcak sıcak sofraya koyduk kızımla beraber. Baktım ki sofradaki börekler bitti ve hala iştah var, biraz daha kızartıverdik.
Biz yaza merhaba dedik, ama yaz bir türlü hoş gelemedi. O birkaç gün geldiği gibi gitti ve bir yerlerde saklanıyor. Artık hiç gelmeyekmiş gibi. Şu yağmurlar bir an önce bitse de artık gerçek anlamıyla yaz gelse. Söz veriyorum, sıcaktan ne kadar bunalsam da üf demiyeceğim…